25 Mayıs 2010 Salı

Yolculuk



Ufak bir ara. Kısmetse bir hafta sonra buralardayım. Kendinize iyi davranın..

23 Mayıs 2010 Pazar

Ve Akabinde F.M.K




Özgür basına saldırı! Fotoğraf makinamızı kırdılar!!!

Bekle Beni Madrid!!



Ve Mourinho Madrid'e merhaba dedi..


İnter gibi futbolcu öğüten bir takımda 700'ün üzerinde maçta forma giymek.. Hem de değişen onca teknik adama rağmen.. Helal olsun demek lazım bu 36'lık Arjantinli için. Düşünün ki böyle bir adam Maradona tarafından Dünya Kupası kadrosuna alınmıyor. Kupa kaldırmanın en çok yakıştığı bu oyuncu, bir de Messi ile birlikte Dünya Kupası kaldırsa kariyerinin sonunda jübile yapmasına bile gerek kalmazdı. Zaten zirvede bırakmış olacaktı..

Maçtaki tek görüntü Bayern'in daha ofansif yönde olacağı İnter'in ise sahasında bekleyip rakibin açıklarını kovalayacağıydı. Öyle de oldu. Bir kaleci degajı ve bir kontrada işi bitirdiler. İki golde de Milito'nun insan üstü yeteneklerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Şu sıralar Rooney ile birlikte dünyanın en iyi forvetidir gözümde. Özellikle izlediğim maçlarda soldan gidip rakibe attığı ters çalımlar ve sonrasında yaptığı gol vuruşları tam jeneriklik. Attığı iki gol de çok muhteşemdi ama özellikle ikincisi tarif edilemezdi..



Bayern'in tek gol ümidi Robben'in zorlamalarıyla getirdiği ve Oliç'e yapacağı asistlerle bulacakları pozisyonlarda olabilirdi. Robben bunu birkaç kez denedi fakar çok formda İnter defansını geçemedi. Ribery'nin yerine forma giyen Hamit Maicon'u fazla zorlayamadı, karşısında da Eto'o gibi atletik bir oyuncu olunca oyunda iyice etkisizleşti. Buna rağmen Bayern adına dün gece topu ayağına aldığında aklı başında işler yapan birkaç oyuncudan biriydi.

Mourinho yine kazandı. Hem de bu kez hep geyiği yapılan ustasına karşı. Zaten Barça'yı eleyip gelmiş bir takımdan da kupayı kaybetmesini beklemek akla aykırı bir düşünce olurdu. Her platformda İnter favoriydi. Oynadıkları futbol tartışılır, bazı romantikler beğenmese de bence Mourinho ve İnter şu an ''winner'' kelimesinin tam karşılığıdır. Dünya futbolunu kurtarmaları gibi bir misyonlarının da olmadığını göz önüne alırsak ''futbolu çirkinleştiriyorlar, böyle futbol mu oynanır'' zırvalarına pek kulak asmamak gerekir. Tarih hep kazananları yazmıştır. Yoksa kazananlar mı tarihi şekillendirmiştir. Neyse işte derinlere inmeye gerek yok.. Forza İnternazionale!!!

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Trabzonspor:3 Fenerbahçe:1



Hafta sonuna kadar hemen her ortamda karşılaşabileceğimiz türden geyiklere şimdiden hazırlıklı olmak lazım. Ben kendi bloğumdan başladım mesela!! Maçtan sonra da bir arkadaşım telefonda ''Ayva çiçek açmış'' şeklinde devam eden nağmeleri sıralıyordu... 27 yıl olmuş ne gam, 28, 29, 30 olsun..

Rıdvan Dilmen'le devam etmek istiyorum sevgili okuyucular. Hani o bazen der ya '' Ben Türkiye'de iki şeyi göremem;

1 Türkiye'den bir takımın Şampiyonlar Ligi'ni kazandığını,
2 Anadolu'dan 4 büyükler dışında bir şampiyon çıktığını,

Ben bunu biraz daha ileri götürmek istiyorum.

1 Türkiye'den bir takımın Şampiyonlar Ligi'ni kazandığını göremem...
2 Ben Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası'nı kazandığını göremem..

Maç için söylenebilecek tek şey var o da Trabzonspor'un kupayı sonuna kadar hak ettiği. Çok daha fazla mücadele ettiler, daha iyi oynadılar ve kazandılar. 2006'da da böyle 2-3 hafta arayla iki kupayı kaybetmiştik. Aynı travmayı ne ben ne de tanıdığım diğer Fenerbahçeliler kaldırabilir. Toplu intiharlara yol açar.. Çocuğumu keserim lan o kadar söylüyorum!!!

4 Mayıs 2010 Salı

Cennette Bir Yıl



''Herkesin beni tanıdığını düşünmeyin. Şampiyonlar Ligi'ni kazandıktan kısa bir süre sonra başıma gelen bir şeyi anlatacağım. Bir restaurantta sevgilim ve kız kardeşimle, bize bir masa ayarlaması için garsonun gelmesini bekliyorduk. Yanıma gelen bir kadın,'' Sen garson musun?'' diye sordu. Şaka yaptığını düşünerek, ''Evet hanımefendi,'' dedim. ''Bana bir Fanta verir misin?'' dedi. Sevgilim ve kız kardeşimle ağzımız açık kaldı. Ona garson olmadığımı, şaka yaptığımı söylemekle yetindim. Özür dileyerek masasına gitti. Arkadaşlarının gülmelerini ve kadıncağızın şaşkınlığını izledik. Sanırım arkadaşları beni tanıyorlardı. Hepimiz çok eğlendik. Saçlarımı boyasaydım ya da türlü tuhaflıklar yapsaydım kadın beni tanırdı. Ama ben öyle biri değilim. Dikkat çekmeyi sevmem.

Benimle gurur duymanız için çalışmaya ve kendimi zorlamaya devam edeceğim. Benim için önemli olan şeylere sadık kalacağım. Çalışmak, çalışmak, çalışmak ve elimdeki nimetin farkında olmak. İpin ucunu bırakmamak gerek. Yarın için bugünden çalışmalıyım..

Andres Iniesta...