23 Ağustos 2011 Salı
Fenerbahçe:1 Werder Bremen:0
Türk Futbolu'nun içinde bulunduğu pislik çukuru hiç kuşkusuz tüm takımları bu seneyle sınırlı kalmaayacak şekilde etkileyecektir. Bazı takımlara olumlu manada bazılarına olumsuz manada. Fenerbahçe şu anda tüm bu olayların tam da merkezindeki takım. Yapılan her hareket, söylenen her söz takım üzerine bırakın şaibeyi direkt film senaryoları üretilecek şekle getirilebiliyor. Bunca harala gürelenin içinde takımın bundan fazlasıyla etkilebileceğini-Emenike'de yaşananlar gibi- hatta önümüzdeki bir kaç sezonu da kaybedebileceğimizi düşünüyordum. Fakat şu maçı izledikten sonra fikirlerim tamamen değişti. Yaşananlar tam tersi müthiş bir hırs pompalamış takıma. Bilica dahil, bakın Bilica dahil herkes kendini yırtarcasına mücadele ediyor. Alemlerin adamı olarak gösterilen Niang kendisini savunanları bakkallara postalıyor, Alex'i söylemeye zaten gerek yok. Yıllanmış şarap gibi Yaşlandıkça kendini yeniliyor.
Maça gelirsek, Gökhan Gönül'ü uzun bir adan sonra sağ açık gibi gördük mmaçta. Pek de olumlu şeyler söyleyemeyeceğiz bu konuda. Gökhan geriden gelip atağa katılan bir oyuncu. Açıkta oynadığı vakit buna pek fırsat bulamadı orta sahadaki mücadele içerisinde. Yerinde oynayan Orhan Şam ideal bek kıvamında. Dia bence senenin en flaş ismi olacak gibi görünüyor. Topla inanılmaz etkili. Bir de şu ince işleri becerebilse. Gümbür gümbür rakip eksiltiyor sonrasında öyle işle yapıyor ki dağlara taşlara. Stoch hala Twente'de kalmış. İyi oyuncu, kumaş var lakin kanıtlayamıyor. İstiyor da beceremiyor sanki. Alex zaten bildiğiniz gibi. Bu adamın ismini de şike soruşturmasında andılar ya, o insanları Allah çarpmazsa ben de bir şey bilmiyorum.
Sezon öncesi en çok dikkat çeken iki isim bana göre Baroni ve Uğur Boral'dır. Baroni'nin boş olan soketlerine ram atmışlar gibi. Çok hızlandırmış oyununu. Topu dürtmeden direkt isabetli pasa dönüştürüyor. Bu iyi bir gelişme. Uğur sakatlık sonrası kendini toparlamış gibi. İki maçtır skora direkt katkı veriyor. Solda iyi bir alternatif hatta direkt oyuncu olabilir.
Defans hattına Yobo ve Lugano'nun geri döneceğini varsayarsak pek problem yaşanmaz. Savunma hattı aynen devam eder. Aykut Kocaman geçen sene başında denediği gibi 4-3-3 tarzı bir şey deniyor. Başarılı olur mu bilemem ama geçen sene ne ızdıraplar yaşadığını kendi daha iyi bilir. Şu anki formata göre Alex ortada sağda Dia solda Niang gibi durum var ki Alex'le Niang'ı biraz taca atmış oluruz. Hazırlık maçlarının da amacı bu. Deneyip göreceğiz. Ama ilk izlenimler iyi görünüyor. 25 Ağustos'taki kura çekiminde ilk torbadan Arsenal, ikinci torbadan Marsilya-üçüncüden biz haliyle- dördüncü torbadan da Dortmund hariç herhangi birinin gelmesi dileğiyle.
Esen kalınız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder