7 Şubat 2010 Pazar

Euro 2012



Deplasman fobimizi de hesaba katarsak bal, şeker, her türlü tatlandırıcının bulunduğu bir grup oldu kendi açımızdan. Almanya ile oynanacak maçların tarihleri grup birinciliği ve ikinciliği açısından durumumuzu belirleyecek maçlar olacaktır. Avusturya, 2008'de izlediğim kadarıyla mücadeleci takım ama bizi zorlayabileceklerini sanmıyorum. Son elemelerde Belçika ile facia maçlar oynamıştık. Kadıköy'de berabere kalıp deplasmanda her şeyin bitmiş olduğu maçta yenilmiştik. Bu defa aynı iş kazaları söz konusu olmazsa Belçika'yı da geçeriz. Grup içindeki takımlardan Avusturya, Almanya'nın arka bahçesi olarak bilinse de dünya futbolunda artık bu tip durumlar pek kalmamıştır. En son 2004'te Danimarka ve İsveç bu tip bir dolap döndürmüşlerdir. Bu bağlamda Azerbaycan ve Kazakistan maçlarının çantada keklik olduğunu düşünmemek lazım. En başta da söylediğim gibi tam manasıyla bir deplasman atmosferi yaşamayacağız. Mesut Özil ve Serdar Taşçı'yı Almanya formasıyla Türkiye'de izlemek ise bambaşka düşüncelere sevk edecek bizi hiç kuşkusuz...

Diğer gruplarda İspanya'nın grubu oldukça çekişmeli maçlara sahne olacak gibi duruyor. Kura işte, hayvani sıcaklıkların yaşandığı Güney Kıbrıs Avrupa'nın en kuzeyinden 3 ülke ile oynayacak. Norveç, Danimarka, İzlanda.. Fransa'nın grubu tam bir Balkan karması olmuş. Bosna'nın ikinci olması bence sürpriz olmaz. En dengeli grup olarak Hırvatistan ve Yunanistan grubu gözüküyor. Birincilik ve ikincilik hiç belli olmaz. En sert grup bana göre İngiltere'nin grubu. Rusya kolay grupta. Hollanda ve İsveç de grubu zorlanmadan bitirirler..

Hepsini bir kenara bırakırsak, rakipler belli oldu da teknik direktörümüz kim?

Edit: Söylemezsem çatlarım. Ermeniler'le protokol yaptık diye doğalgazın anasını ağlatan Azeri gardaşlarımızdan kesinlikle 6 puan almamamız gerekmektedir. Mazallah bu defa gardaşlarımız vanayı tamamen kapatıp memleketi kaderine terk edebilirler. Ne de olsa gardaşız değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder