7 Mart 2010 Pazar

Memleketimden Futbol.. Sevgilerle..



İç savaşın yaşandığı bir ülkeden mülteci kaçıran Birleşmiş Milletler askerleri değildir izlediklerimiz. Diyarbakır'dan Bursaspor kafilesini camları tamamen siyah filmlerle kaplı minibüslerle havaalanına götüren Türk polisidir. İnsan düşünüyor haliyle, ya o stad dağılmış olsaydı da yaklaşık 10.000-15.000 kişi o sokaklarda olsaydı.. Herhalde bugün bir kaç tane polis ve futbolcu cenazesi kaldırıyor olurduk.. Zaten maça gelenlerin arasında gerçekten futbol izlemeye gelmiş taraftarlar olduğunu düşünmüyorum. Tamamen olay çıkarmaya, sokaklarda ortaya koydukları performansı stadyumda da göstermeye gelmiş bir güruhtu. Başardılar da.. Sahaya taş atmayı bir öte boyuta taşıyarak sahaya kaya atmayı futbol literatürümüze eklediler. Maç oynanmadan bir gece önce konuk takımın kaldığı otelin etrafında panzerlerin dolaştığına ilk kez şahit oldum ben.. Veya yolların tamamen kapatıldığına da.. Tazameta'nın mikrofonu kapıp İngilizce bir şeyler zırvalayrak ortalarda dolaşıp ortamı sakinleştirmeye çalışmasına da...

İstikla Marşı ıslıklanmış maçta önce. Şaşırdım duyunca. Arkadaşlara sorduğumda Diyarbakır'da her maç öncesi bunun olduğunu söylediler.. Daha da şaşırdım.. Lakin işin gerçeği ben bu İstiklal Marşı okuma mevzusunun gereksiz olduğunu düşünüyorum.. Tüm stad hep bir ağızdan okumaya başladığı marşta bizim grup ''korkma sönmez'' diye başlamışken karşı tarafa bir bakıyorsunuz ''çatma kurban olayım'' diyor. Beceremiyoruz bari iyice komik olmayalım.

Bu olay sosyal bir olaydır veya siyasi boyutta bir olaydır. Bilemem.. Ama sportif değildir. İstiklal Marşı'nın ıslıklanması da sportif değildir, Diyarbakırspor'un her gittiği deplasmanda malum tezahüratla rencide edilmesi de.. Marka değerimizi kaybediyoruz geyiklerine bu hafta olabildiğine maruz kalacağız ama daha da önemlisi insanlık değerlerimiz kaybediyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder