4 Aralık 2009 Cuma

Yeni Çağ




İnsanoğlu inanıyor. Neye? Bir Tanrıya… Ne için? Korktuğu için… Bu kötü mü, hayır iyi bir şey. Ama korktuğu için… Sorun burada. Sorarlar adama. Ya cehennem olmasa… Bilinçaltının en dibinde bulunan her şey bir gün, gün yüzüne çıksa… O zaman da inanırlar mıydı Tanrıya?

??????

İnsan günah bir şeyi yapmaya çekiniyor. Yapınca savunma mekanizması devreye giriyor. Dünya nimetleri ona güzel gelince bu nimetlerden uzak durmaya çalışanlara laf atıyor. Ama bilmiyorlar ki yaptıkları şey iki yüzlülük. Hadi onları geçtim. Dünyevi zevklerden uzak duranlar. Veya durduğunu iddia edenler… Kapitalizm düzeninde insanoğlunun attığı her adım günah değil mi zaten?



Para hırsı… Mutluluk hırsı… Rahatlık hırsı… Eğlence hırsı… Tokluk hırsı… Egoların muazzam savaşı… Vs. vs. Kapitalizmi anlatmak gerekir mi? Herkes mutsuz. Ancak kimse bunu kendine söyleyemiyor. Söyleyebilen ise ne yapacağını bilmiyor. İsyan edesi geliyor. Ama kime, neye? Düzene mi, zenginlere mi, yoksa Tanrıya mı? Peki dünyanın bu hale gelmesi Tanrının suçu mu? Savaşlar… Açlıklar… Kaos…

Dünyada olan biten her şeyin suçlusu insanoğlu… Dünya ikiye ayrılıyor. İnananlar ve inanmayanlar. Korkanlar ve aklının dediğine gidenler. Hangi taraf haklı? Bu sorunun yanıtı bilinmez. Dünyanın sonuna kadar bilinmeyecek. Ve bu yüzden de kaos dünyanın sonuna kadar devam edecek. Peki bunu değiştirebilmenin bir yolu yok mu? İnsanlar Tanrı sevgisi yüzünden insana olan sevgilerini unuttu. Tanrıda mutluluğu buldular ve başkalarının mutluluğunu unuttular. Yeryüzündeki her bir insan evladının birbirini seveceği bir düzen kurulsa… Her bir kişinin daima mutlu olacağı bir düzen…

O zaman…

Tanrıya olan sevgi ve tapınma duygusu daha samimi olmaz mıydı? Büyük savaşın her iki tarafı için de dünya daha anlamlı olmaz mıydı?

Önümüze çıkan bu yolu “New Age” ile aşabilir miyiz?

Yoksa damarlarımıza enjekte edilmiş bu uyuşturucudan kurtulmanın bir yolu yok mu?

Onur Aksoy...

Böyle buyurmuş değerli arkadaşım.. Düşüncelerinin büyük bölümüne katılmakla birlikte katılmadığım ve eklemek istediğim noktalar var. Evet insanlar bir yaratıcı olduğunu düşünür ve ondan korkarlar. Ve bunun sonucu onun sonsuz gücüne itaat ederler. Ama bazıları da vardır ki onu severler. Ölümden sonraki herhangi bir ödül uğruna değil.. Sadece severler.. Ve bu yüzdendir ki ''Yaradılanı severiz yaradandan ötürü'' bize hiç yabancı değildir. Bizdendir hatta.. Bu nedenle de ''İnsanlar Tanrı sevgisi yüzünden insana olan sevgilerini unuttu'' demek bence biraz acımasızca..

Ya cehennem olmasaydı.. Düşünmek lazım.. Acaba Dünya şimdikinden daha mı yaşanacak halde olurdu yoksa insanları dizginleyen herhangi bir sistem olmadığı için dünyanın dibine dinamit koyup tez zamanda havaya mı uçururduk??

İnananlar ve inanmayanlar.. Korkanlar ve aklının dediğine gidenler.. En başta söylediğim gibi inançlı birinin inancını sadece korkuya endekslemek de yanlış.. Teist inanç sistemlerinin varoluş ve dünyaya gönderilişinin yegane sebebi(Her ne kadar insanlar tarafından yanlış anlaşılmış olsa da) insanların mutluluğudur. Fakat pek de başarılı olamamışlardır. New Age buna bir ilaç mıdır? Göreceğiz..

Çok derinlere daldık yahu.. Saygılar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder