13 Eylül 2009 Pazar

Michels, Cruyff, Rijkaard



MOR VE ÖTESİ

Tv karşısında veya stadyumda, eserini izlemek nasıl bir duygu acaba?

Yarattığın takımın harikalar yaratması veya taraftarların yıldızlardan çok seni desteklemesi… Kuşkusuz bu seneki tabloda en büyük pay onun. İki yılda akıl almaz transfer politikasıyla bir devi uyandırdı. Ancak ben hepsini geçip iki kişiyi ayrı bir yere koyuyorum. Rijkaard ve Neskeens…

Peki nasıl oldu da Galatasaray böylesi bir havaya girdi? Tamam 4-3-3 sistemi takıma tam oturmadı. Biraz daha zamana ihtiyaç var. Toplu savunmayı tam olarak yapamamasına da eyvallah. Ama bu iki adamın takıma kazandırmaya çalıştığı bir sihir var ki… Dünya futbol tarihinde bu yola başvuranlar sadece başarı kazanmakla kalmadılar adlarını efsaneler arasına yazdırmışlardı.

Sihrin adı: TOTAL FUTBOL…

Şimdi 70’lı yılların Hollandası'ndan 2009’un Galatasarayı'na bir yolculuk yapacağız. Ancak bu şekilde Rijkaard’ın başarısını anlayabiliriz…

FRANK…

Rijkaard futbolu bıraktıktan sonra Guus Hiddink’in yardımcısı olarak Hollanda Milli Takımı'nda antrenörlüğe başladı. Ancak onu pişiren Guus Hiddink’ten ziyade Ajax’taki akıl hocası Johan Cruyff’tu. İkisi arasında bir baba-oğul ilişkisi vardı. Cruyff, Rijkaard’la bir futbolcudan öte ilgileniyor, ona bildiği her şeyi aktarıyordu. Bu bilgiler gün gelecek Avrupa Şampiyonası Yarı Finali, 1 Şampiyonlar Ligi ve 2 La Liga şampiyonluğu olarak geri dönecekti. Bu başarıların temelinde Cruyff’un Rijkaard’a enjekte ettiği sihrin payı büyüktü. Peki Cruyff’a bu sihri kim enjekte etti?

FUTBOLUN EFENDİSİ: RINUS MICHELS

Fazla söze hiç gerek yok. 1999’da Fifa tarafından ''yüzyılın teknik direktörü'' seçildi. Futbolun teknik-taktik ve mantalite olarak olağan yapısını değiştirdi. Total futbolun yaratıcısı olan Michels 1965 ile 1971 yılları arasında Ajax’la dört şampiyonluk yaşadı. En bilinen başarısı ise 1974 Dünya Kupası'nda turnuvanın en iyi topunu oynayan Hollanda’yı finale taşımasıydı. Belki şampiyon olamadı ancak o kadro efsaneler arasına girmeyi başardı. Michels’in sistemi şimdiye kadarki sistemlerden çok farklıydı. Bu sistemle Ajax 1968/69’da Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Milan ile final oynarken; bu kupayı 1971, 1972 ve 1973’te üst üste üç yıl kazandı ve Avrupa’da bir fırtına gibi esti. Aynı sistemle 1988’de ise Avrupa Kupası Şampiyonu oldu. İşte efsane teknik adamın yarattığı bu sihir Hollanda ekolünün başlamasına neden oldu. Bayrağı taşıma görevi ise oğlu yerine koyduğu Johan Cruyff’a geçti.

SİSTEM OLARAK “TOTAL FUTBOL”

Futbol dünyasında bir devrim olarak algılanan ve öz olarak ‘’toplu hucum, toplu müdaafa’’ konseptiyle hareket eden, ‘’Total Futbol’’ sisteminde, tüm oyuncuların hücum ve savunma yapmak gerekliliğinde olmaları, futbolda tüm mevkii ve oyunculara bakış açısının değişmesine neden oldu. Olması gereken en önemli özellik dayanıklılık ve kondisyon…Oyuncuların görevi sadece oynadıkları mevkilerde başarı sağlamak değildi artık. Toplu hücum ve toplu savunma… Bir savunma oyuncusu hücumdaki aktif isimlerden biri olabilecek veya bir forvet defans hattının en temelindeki isim olacaktı. Total futbolun bir diğer önemli kuralı savunmada da hücumda da rakibinden bir kişi fazla olmaktır. Bunun tek çaresi var; koşmak, koşmak ve koşmak… Michels bu sistemi yaratmadan önce Ajax’a ilk olarak profesyonelliği getirdi. Kamp saatleri ve yeme-içme gibi basit ama önemli kurallar takımının olmazsa olmazıydı. Bu sayede hem takımın maddi ve manevi dayanıklılığını arttırdı hem de futbola gereken saygınlığı kazandırdı. Total futbol adında söylenecek daha çok şey var.Ancak Rijkaard’ın Galatasarayı'nı anlamak adına şimdilik bunlar yeterli.

VE GALATASARAY…

Rijkaard ilk olarak takıma 4-3-3 sistemini oturttu. Takımın iskeleti geçen seneden belliydi. Dörtlü defans ve önündeki iki liberoyu bozmadı. Zaten niye bozsun ki. Kötü tabloya rağmen, geçen yıl Uefa’da kısmen bir başarı vardı. Sihrini önce hücumda denedi. Rijkaard’ın ileride oynayan dört oyuncuya söylediği tek şey var.“Gidin ve tabelayı değiştirin!” Peki kim bu tabelayı değiştiren adamlar? Kewell, Arda, Baros, Nonda, Keita, Aydın ve Elano… Galatasaray’ın hücum bölgesinde oynayan bu isimler, Michels’in “Cruyff, Keizer, Groot, Sjaak, Swart, Barry Hulshof”lu ya da, Guardiola’nın “Messi, Eto’o, Henry, Xavi, İniesta, Bojan”lı hücum hattına ne kadar benziyor değil mi? İşte Total Futbolun bir başka kuralı: Hücumdaki oyuncular hareketli, yetenekli ve anında skoru değiştiren adamlar olmalı. Tıpkı Arda’nın solda, sağda ve santrforun gerisinde oynayabilmesi gibi... Messi, Henry, İbrahimoviç ve Ronaldo’yu örnek göstermeye hiç gerek yok. Diyeceksiniz ki sihir falan hikaye. Bu adamlarla taktik kurmadan da başarı sağlarsınız. İşte zaten total futbol dediğimiz kavram da tam olarak bu. Sade, hareketli, yer değiştirmeli futbol... Rijkaard’ın Galatasaray üzerinde yaptığı bu deneme tabi ki hemen başarı sağlamaz. Bu yolda puanlar kaybedilecek hatta büyük hüsranlar yaşanacak. Beklenti de buydu zaten ancak Turkcell Super Lig gibi kolay bir ligde Galatasaray hiç zorlanmadan puanları topladı. Keza Avrupa Ligi'nde de hiçbir zorlu takımla karşılaşmadı… Ankaraspor karşısında, 4-2-1-3 sisteminde ikili ön liberonun önünde oynayan Elano’nun formsuz olması nedeniyle biraz sıkıntı yaşandı… Aynı sorun Beşiktaş maçında da vardı çünkü o bölgede sezon başından beri mükemmel oynayan Arda’da, bu sefer milli maçın yorgunluğu vardı. Ancak her iki maçta da oyuna sonradan giren oyuncular takıma dinamizm kattı, 60. ve 70. dakikalardan sonra Galatasaray farkı açtı. İşte Rijkaardın Galatasarayı bu. Daha yolun çok başındalar ancak yapmak istedikleri şey Türkiye’nin çok çok üzerinde.

Şimdi yazının başına tekrar dönelim. Galatasaray’a bu sihri aşılayan adamı takıma getiren de, bu sistemde oynayabilecek özel yıldızları takıma katan da tek bir kişi…


Haldun Üstünel…

Tv karşısında veya stadyumda, eserini izlemek cidden nasıl bir duygu acaba?

Onur Aksoy..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder