4 Ekim 2009 Pazar
Demirören Yeter!!!
Maçın ikinci yarısına yetiştim. Oyunu pek umursamadım. Çünkü bu saatten sonra galibiyetin hiçbir önemi yok. Tv’yi açtığımda taraftar bağırmaya devam ediyordu. Sadece bir bölüm değil stadın tamamı “Yıldırım Demirören yeter” diye haykırıyordu. Sahada oyun oynanıyor ama kimse oralı değil. Herkes maç bitse de gitsek modunda. Çarşı grubu hariç… Çünkü onların sorması gereken bir hesabı var. Çünkü başkanları 8 maçta henüz iki galibiyet almış, Şampiyonlar Ligi'nde puan alamamış, altı senede sadece bir kere, o da rakiplerinin erken havlu atmasıyla şampiyonluk yaşamış, hemen her sezonda yarıştan erken kopmuş, saçma sapan transfer ve yatırımlarla borca batmış bir Beşiktaş yarattı. İnönü Stadı desibel rekorunu belki de ilk kez başkanlarının istifa etmesi için kırmaya çalışıyordu. Rüştü ve Tabata her pozisyonda ıslıklandı. Yeni sitemkar besteler söylendi filan. 70’te maç bir ara durdu. Bütün taraftarlar “Demirören yeter” diye bağırmaya başladı. İnanılmaz bir ambiyanstı. Bir ara baktım, yöneticiler de mırıldanıyordu. Ve de en bombası. Eşi bile alkışla tempo tutarak yanında oturan kocasını istifaya davet etti. Hani şu takımı takımı kurtaracak olan yenge. Yıldırım Demirören işte o an gülümsemeye başladı. Ve ben de yavaş yavaş kavradım. Türkiye’nin üçüncü büyük takımı artık dibe vurmuş. Daha da çıkar yolu yok. Tıpkı ağır bir depremin ardında bıraktığı enkaz gibi… Daha acısı deprem devam ediyor. Bunu başaran tek bir kişi ve hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyor. İlk defa Beşiktaşlı taraftarlar için üzüldüm. Çünkü onlar da birbirine girdiler. Alen gibi bir adam dayak yedi. Tribünler karıştı. Ne desem bilemiyorum çünkü tedavisi gerçekten yok gibi…
Yazık… Hem de çok yazık…
Onur Aksoy.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder