17 Ekim 2009 Cumartesi

Olmaya Devlet Cihanda Bir NEFES Sıhhat Gibi



En başta şunu söylemek gerekiyor ki filmin müziklerini bir yerlerden bulup dinlemek gerekiyor. Ben görüntülerin üzerine müziklerin bu kadar güzel bindiği çok az film hatırlıyorum. Zaten çekimlerde doğal güzellikler olabildiğine ön planda, üzerine bir de müzikler.. Enfes...

Filmde terör faaliyetlerinin en yoğun olduğu 93 dönemi anlatılıyor ama anlatılan şeyler günümüzde de hala geçerli. 93'ten, hatta daha da evvelinden beri biz aynı sorunlarla boğuşuyoruz da zaman gelip geçiyor farkına varamıyoruz. Bence filmin anlattığı en büyük gerçek bu. Tavşana kaç, tazıya tut misali hem terör örgütünü besleyip hem de terörle mücadele konusunda devletle işbirliği yapanlar, aynı etnik kökene sahip iki kişiden birinin terörist, diğerinin asker olup birbirlerine kurşun sıkmaları, komutanla doktorun vatansever-özgürlükçü atışmaları... Hepsi birer gerçeğin yansımalarıydı. Örneğin doktor kod adlı teröristin silahı diğerlerinden farklı olarak Amerikan M16 piyade tüfeğiydi. Fakat silah hiç görünmüyordu. Sadece ekrana yansıyan gölgesinden anlaşılabiliyordu. Belki sürekli işin içinde olup da yüzünü göstermeyen asıl düşmanın yansımasıydı.. Ne dersiniz? Çok mu uçtum??

Meşhur içtima sahnesi için söylenebilecek çok şey yok.. Komutan bir başladı tirat atmaya, bittiğinde nefes aldığımı hissettim. Bu kadar gerçekçilik, bu kadar bizdenlik hakikaten muhteşem.. Film bizden dedim ya şunu da eklemek gerekiyor. Klasik savaş filmlerinden çok çok farklı. Klasik bir savaş filminde nasıldır bilirsiniz. Asker saattlerce nöbet tutar ama asla uyumaz, eksi bilmem kaç derecede nöbettedir, soğuktan tir tir titrer ama gözünü bir an olsun mevziden ayırmaz. Ölürken bile bir şeyler öğretir. Her dialoglarında felsefik bir şeyler vardır. Epiktirler kısaca.(Amerikalılar genelde bu tip kahramanlar yarattıklarından onlardan örnekler verdim) Gerçekçilik işte budur dercesine bizimkiler bunların tam tersi. İnsandırlar çünkü. Kahraman değil. Nöbette uyurlar, üzerine muhteşem bir içtima sahnesi ortaya çıkar, filozofça şeyler söylemezler.. Basittirler. Aileleriyle görüşürler. Hüzünlenirsiniz. Sevgilileriyle tartışırlar, salonda sinirden kızlara dalmaya çalışırsınız. Sülalenizin dibine kibrit suyu diyerek sövmeye başlarsınız.(Benim tepkim şu oldu; ulen bunlar eskiden de böyleymiş, şimdi de böyle..) Çünkü onlar sadece tek bir savaşın değil savaşların arasında kalmışlardır o hudut karakolunda. Kimisi ailesiyle bir savaş yaşar, diğeri sevgilisiyle, sonrasında ise hepsi birden teröristlerle..

Filmdeki görsel efektler gayet iyiydi. Gerçeğe bu kadar yakın çatışma sahnelerini herhalde salondaki kimse beklemiyordu. Film çatışma sahnelerinin öncesinde çok ağır bir tempoda ilerliyor. Sonrasında ise tam bir şok.. Anlık bir ıslık sesi ve hayatımda gördüğüm en muhteşem çatışma sahneleri.. Ama şu ses olayını biraz abartmışlar sanki. O kadar yoğun bir çatışma ortamı yaratılmış ki bazen dialoglar duyulamaz hale gelmiş. Ne dediklerini çoğu zaman kaçırabiliyorsunuz.

Film ilerlediği yol itibarı ile vatansever bir paralelde. Vizyona girdiği tarihte yaşanan günümüz gelişmeleri ile de düşünüldüğünde gerçekten çok mesaj içerikli bir sonla bitiyor. Belki geçen yıl vizyona girse çok çok farklı düşüncelere bizi sevk edecekti ama şu dönemde izleyince düşünceler çok daha farklılaşabiliyor. Yapımcılar için bile hiç düşünülmemiş bir durum olsa gerek..

Türkiye'nin sinema tarihine bakıldığında bizi bize anlatan, bunu gayet de bize özgü biçimde yapan, yıllardır süregelen bir sorunumuzu işaret eden, bu kadar açık, bu kadar net mesajları olan ve sinematografik olarak bu kadar başarılı başka bir film var mıdır bilmiyorum. Bence yoktur... (Yazı-Tura filmini bunların dışında tutuyorum)

Bağlamak gerekirse tekrar tekrar izleyeceğim bir kaç filmden biri olacaktır. Her izlenişinde de farklı anlamlara götürecektir...

--------------spoiler--------------
* Yazdığım şiir bi boka yaramadı. Kız hiçbir şey anlamadı lan!
- His var mıydı his?
* Vardı tabi!
- Nerede okuyo bu kız?
* Teknik lisede
- Haa teknik liseyse olmaz tabi. O daha materyalisttir. Düz lise lazım. Onlar daha romantik oluyor..
*????????

Ve salon bir savaş filminin ortasında kahkahalara boğulur...


--------------spoiler--------------

Not:Filmi izlerken bir sahne sonrasında yanımdaki arkadaşla ''ulen ben olsaydım şöyle yapardım'' tarzında bir düşünceye kapılmıştık. Sonrasında gördük ki yönetmen de bizim gibi düşünmüş olacak tam da bizim dediğimiz gibi bir sahneyle karşılaştık. Bu da böyle bir anımdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder