27 Ocak 2014 Pazartesi

Hissizlik

 
''Kolaydır ölmek, çünkü sonunda hissizlik vardır. Zor olan yaşayabilmektir.''
 
Paketteki son sigarayı da söndürdüğünde kafasındaki kara bulutlar bir anlık da olsa dağılmıştı. - Sigara içtiğini söndürdüğünde fark etmişsen ‘geçmiş olsun’ durumundasın. - İki şişesi daha vardı ve en yakın büfeye uğrayıp Camel alması gerekiyordu. Çok garipti. Daha birkaç saniye önce kafasında bambaşka düşünceler varken, kendini içinden çıkamayacağını düşündüğü bir kuyuda görürken, nereden gitti, kafayı sigaraya taktı. Hem zaten bırakması gerekiyordu, öksürtüyordu günlerdir. Dakikalar geçtikçe dalga sesleri daha da artıyor, gece ayazı yüzüne daha da şiddetli vuruyordu. Dertleşmek için birine ihtiyaç duyuyordu. Ya da duymuyordu, böyle iyiydi. Eli sürekli telefonuna gidiyordu birini aramak için. Ama kimi arayacaktı… Bir yudum daha aldı. Ve sonunda o soruyu kendine sorma cesaretini buldu. “Nasıl? Nasıl oldu da bu hale düştüm.” İçinde yaşama sevincine dair tek bir emare yoktu. Eskiden var mıydı ki? Biraz olsun vardı ama şimdi hiç yoktu. Annesinin o askerdeyken ördüğü kalın siyah atkıyı burnuna kadar kaldırdı. Ayaz kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Arada bir çaprazında oturan kadınların kahkahalarına odaklanıyordu. Hemen hepsi 40 yaş üstüydü ve hayatlarında bir değişiklik olsun diye sahile indikleri her hallerinden belliydi. Sohbetlerinin sıcaklığı gece ayazını bastırmaya yetiyordu. Onları imrenerek izledi. Aynı anda, önünden geçen çaycının nefret dolu bakışlarını da hissedebiliyordu. Çaydanlık, küp şeker paketi, plastik bardak ve karıştırıcıları küçük bir sırt çantasına sığdırmayı başarmıştı. Bunun haklı gururuyla ve ‘heheyt burada taze sıcak çay var sen hala soğukta don salak seni’ bakışıyla önünden yavaşça geçti.  Kafasını bir ara tekrar denize çevirdi. Dalgalar beynini yeniden içine çekti. Ne istediğini düşündü o an. Sonra zamanın onu aksi yöne götürdüğünü fark etti. Evet her insan hayatta bir şeyler istiyor İstediği olmazsa yıkılıyor, toparlanınca yeniden istemeye devam ediyor. Ama onun için öyle değildi. Yazdığı senaryo tutmadı evet ancak bu saatten sonra her şeyin dört dörtlük olmasının da bir anlamı yoktu. Onun için tren çoktan kaçmıştı.
 
Onur Aksoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder