21 Ocak 2014 Salı

Yorgunum...

Böyle dedi Aziz Yıldırım havalimanına indiğinde. Belli ki bu fiziksel değil de mental bir yorgunluktu. 3 yıldır haklı veya haksız bir mücadelenin içerisindeydi. Düştü, kalktı, sendeledi ama hiç geri adım atmadı. Bu adamın seveni sevmeyeni çoktur ama herkesin birleştiği bir nokta var ki bu adam hakikaten gözü kara bir adam. Çıkıp savaşıyor kardeşim. 3 yıldır savaşıyordu. Sonunda Yargıtay veya işte o hep bahsedilen paralleller son sözü söylemişti. Kaybetmişti.

Kendisinin çok sürpriz bir durumla karşılaştığını düşünmüyorum. Zaten beklenen bir karardı. Şimdi yeniden yargılama v.s lafları dolaşıyor ama olan oldu artık. Belki de Fenerbahçe tarihinde bir dönem kapandı.

Kulübü bir noktadan alıp nerelere getirdiği zaten malum. O konuda söylenmemiş bir şey kalmamıştır lakin özellikle son zamanlardaki yönetim tarzına hep karşı çıkmıştım. Kulüpte tek adamlık hakimdi. Muhalefet zaten 3 Temmuz'u gördüğü için sesini pek yükseltemiyordu. O istediği için Aykut bu kadar zaman takımda kaldı,  o istediği için Aykut takımdan ayrıldı. Yine o istedi diye Alex sille tokat bu memleketten gönderildi. Kurumsallık kurumsallık diye hergün büyük büyük konuştuktan sonra kameraların karşısına geçip twit mwit demek yakışmadı o makama.

Bu akşam şu karşılama görüntülerini izleyince aklıma düştü. Ulan o hep eleştirilen Rte karşılamaları gibi olmadı mı? O da alana indiğinde otobüsün tepesine çıkıp birilerine atarlanmıyor muydu? Çıkıp meydan okumuyor muydu? Belki abartıyorumdur ama bence bu iki ismin tek ortak özelliği Fenerbahçeli olması değil. Yönetim tarzları da hemen hemen birbirinin aynısı. Fenerbahçe'de de hükümette de onlar ne derse o!!

Rte'yi kefenle karşılamaya gelenlerden bir farkı var mıydı bu akşam Sabiha Gökçen'e gidenlerin. Veya Aziz Yıldırım maskesi takıp stada gidenlerin? Futbolumuzda da, siyasetimizde de holiganlar var. Mantlıklı düşünemiyoruz yahu. Şimdi ben bunları bir dost meclisinde söylesem ya Fenerbahçe düşmanı olurum ya Galatasaray sempatizanı. İşte gelinen nokta da o. Aziz Yıldırım'a karşıysan Fenerbahçe düşmanısın.

3 Temmuz süreci için de bir kaç şey söylemek gerekiyor bu bağlamda. Ömrümün sonuna kadar şike yapmadığımızı izlediğim maçlar neticesinde savunacağım. O maçlar temiz efendiler. İzledik, gördük, yaşadık o Sivas maçının son dakikalarını. Ama saha dışında geçenlerde Gürcan Bilgiç'in de yazdığı gibi kapıya anahtar sokulmuş ama çevrilmemiş midir? Onu bilmemiz gerçekten mümkün değil. Tapelerde kişisel olarak anlam veremediğim kısımlar var ama bunlar bu camianın 3-4 yılına kan doğratacak şeyler miydi onu da parallellerin vicdanına sormak lazım...

Son söz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder