26 Ocak 2014 Pazar

Instant Crush



 
Eksen'de dinlemiştim bu parçayı. Çok fena. Şunları bana yazdırdı ya..

Kandırılmıştık. Zannediyorum hayatımızın geçmiş 2-3 hatta 4-5 yılının en iyi özetiydi bu kelime. Birileri hayatımıza istemsizce girmişlerdi. Aptallık bizdeydi çoğunlukla, onların fütursuzca hayatımızı alt-üst etmesine ses çıkarmamıştık. Hatta mutlu bile olmuştuk. Sonrasında ise hiç kimseye sormadan bizi bize bırakıp gitmişlerdi. Ama dediğim gibi suç onların değildi. Bizimdi. Biz onları kendimizde bu kadar yaşattık, biz onları vazgeçilmez kıldık. Nihayetinde hüsranı yaşayan yine biz olduk.

En basitinden. Galata Köprüsü'ndeki o mekanda başlamıştı her şey. Filmlerdekinin aynısı. Ufak bir bakış ne çok şey ifade ediyordu. Sonrası ayakların yerden kesilmesi... İnsanın havalara uçmasını yaşadım. Aynı hızda yere çakılışını da. Bir kısa sms. Ve zaman durdu... Çok mu hızlı??

Şimdi dönüp arkaya bakıyoruz ya. İşin en can yakıcı kısmı burası işte. Onlar hiç arkaya bakmıyor. Belki de doğrusunu yapıyorlardır bilmiyorum. Ama bizim bir gözümüz hep arkada kaldı. Ya bir gün çıkıp gelirse umuduyla yaşamak kadar kötü bir şey yok. Biz yaşadık. Her defasında söz bir şekilde onların ne yaptığına geldi. Bazen yurt dışındaydı bazen burda, bazen arkadaşlarıyla. Hep bir iz bırakmıştı arkasında kimisi. Kimisi de hiç iz bırakmadan meçhule gitmişti. Ulan bu devirde bir insan ardından en ufak bir hatırat bırakmaz mı? Ya da bu derece mi ulaşılamaz olur? Oluyor işte. Oldu.

Hala dönüp kendimize kızıyoruz. Nasıl bu denli aldanabildik diye. O vakitler gözümüze perde inmiş de haberimiz yok. Bir şeyler bizi efsunlamış bunun başka bir açıklamasını bulamıyorum. Yoksa bir insan, hayatının tamamını başkasının ehl-i keyfine endeksler mi? Biz onu da yaptık.

Şu zaman yine bu hataya düşmüş birisi var çok yakınımda. Uyarsak da nafile. O hep bizim gittiğimiz yoldan gidiyor. Sonu bize benzemesin ne diyelim.

Bugüne kadar iyi veya kötü pek konusunu açmamıştım onun. Gece yastığa kafamı koyduğumda aklıma gelirdi bir de sabah uyandığımda. Ama hiç sözünü etmezdim. Unutmaya çalışırdım ama o bir şekilde hatırlatırdı kendini. Bazen derdim ki ''ulan hıyar çoktan çekti gitti o, neyin afra tafrasındasın??'' Ama bu akşam ne olduysa yazmak istedim onu. Belki böylesi daha iyi olur....

Ben veya biz neyse işte. Hiçbir zaman mükemmel değildik. Ama Maradona gibiydik. En iyi olmayanların En Güzeli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder